Çarşamba, Ekim 31

çiçeklerle mimikleyelim!

üzgün çiçek surat
 şaşkın çiçek surat
 sinirden gözü dönmüş çiçek surat
kafası karışık çiçek surat
"kızıyorum haaa" çiçek surat

Salı, Ekim 30

açmayan çiçekleri kıskandırsak açarlar mı?

Açmayan çiçekleri tehdit etmenin onları açtırmak için çok iyi bir yol olduğunu hem kendi tecrübelerimden hem de okuduklarımdan biliyorum. Begonvilimi ne zaman budamayla tehdit etsem üzerinde tomurcuklar görürüm!
Peki, ya çiçeklerin tepesine yalancıktan çiçekten korkuluklar diksek? Peki peki, ya nası diksek? 
Şöle ki önce kartonlarımızı 10-15 cm arası kenar uzunluğunda karemsiler kesip, bu karemsileri de içe doğru helezonlayıp kesiyoruz.
Sonra kesim yerlerinin iç kısmına tutkallayıp, kartonu kendi etrafında döndürerek yapıştırıp çiçeğimizi hazırlıyoruz.
 
 Sonra bu çiçeğin altına bi yuvarlak ızgara çöpünü yapıştırıp, gene güzel görünsün diye ojeyle boyuyoruz.
Cazibesini artırsın diye içine başka bi renkten göbek yapıp, kendini çiçek sanma şizofrenisini pekiştirsin diye de yalancıktan yaprağı da taktık mı tamamdır! ta daa:
dipte itiraflı not: aslında çiçeğin çiçek açmasını tetiklemesinden öte benim göz zevkime hizmet ettiğini ve "ben yaptım, ben yaptım!" nidalarımı pekiştirdiğini söylemeliyim!
dipte kederli not: çiçeğin çiçek açmaması değil de zavallı arıcığın üzerinde besleneceği özler araması aldı beni benden! ama "ne kadan güzel renkler seçmişim arıyı bilem cezbettim!" diyen egomu engelleyemedi karaktersiz kederim! :)

çiçekler yalnızlık sevmezler!

Sanıyormusunuz ki koca koca tarlaların başına korkulukları ürünleri sadece kuşu böceği kovsun diye koyarlar? Hem kuştan böcekten öyle düşman mı olurmuş? O korkuluklar çiçeklere, ekinlere yarenlik, ahbaplık etsinler diyeler asıl!
Bu eli balonlu arkadaşlar, biz fırsatını bulup da sohbet edemediğimizde çiçekçiklerle sohbet etsin, ayakta dikilmekten yorulanlara destek olsun, hasbıhal edip, neşe versin diye saksılarında beklemekteler.
Aslında mısır-insanlar başka bir elişinin parçasılar, benim hep aklımın bi kenarında tuttuğum ama bi türlü fırsat bulup da bitiremediğim "yapıjjamm diye bağırırım" işlerimden birinin öğrenme aşamasında, paylaşma isteğine karşı gelinemeyip, çiçeklerini çok seven arkadaşıma hediyelik olarak yapıldılar. 
Bi hevesle çabucacık yapıldıklarından yapım fotoğrafları yok o yüzden.Bu fotoğraflar da aslında o mısır-insanların sarkıt / sineklik olacak haline aitler ama yapım aşaması birinin ipli, diğerinin ızgara çubuklu olması haricinde aynı.
Mısır-insanın olmasını istenilen boyuta göre -ki benimkiler yaklaşık 15 ve 20 cm'lik tellerdi- kesiliyor, üst kısım önce daire şeklinde bükülüp, kısa tellerden kollar uzun tellerden de vücut ve bacaklar oluşturularak iskelet tamamlanıyor. Sonra mısır yapraklarının yumuşakcana olanları seçilip, 0,5-1 cm aralığında uzun şeritlere bölünüyor ve sıcak silikonla yapıştra yapıştıra iskeletin üzeri kaplanıyor.
Korkuluk halini yaparken de, ızgara çubukları kaplama sırasında sıcak silikonla yapıştırılıp, mısır yapraklarıyla birleşim yeri saklanarak korkuluklara iliştiriliyor. Benim onları yaparkenki neşemi de yansıtsınlar diye 10 sene kadar önce bi hevesle alıp kolye yaptığım boncuklarımdan geriye kalanlarını balonmuş gibi tutuşturdum korkuluklarımın ellerine. He bi de belki çubukların üzerini hem daha güzel görünsün hem de belki çürümeden korur umuduyla ojeyle boyadım tabii :)
dipte süslü not: şimdi biz kolye takınca pek yakışıyo ya, heh işte çiçeklere de korkuluk o kadar çok, o kadar çok yakışıyo!
dipte şarkılı, türkülü not: ne demiş sezen apla, en bi güzel şarkılarını yaptığı eski zamanların birinde "Yalnızlık Allah'a mahsus!"

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...