Çarşamba, Ağustos 11

taş toplarım ki ben hep!

Ve sonunda benim sıcak silikon tabancam oldu! Sıcak silikonla yapılabilecek o kadarr çok eğlenceli şey var ki! Eminönü' nde Mercan Yokuşu' ndaki bi ara sokaktan 7.5 liraya aldım hem de! Yıllarca neden beklemişim ki bu kadar :))

İşte cici tabancamla yapılabileceklere bir başlangıç! Taş mozaik!

Yıllardır birgün köy evimizin bahçesine Rodos İşi yapabilmek hayaliyle her gittiğimiz yerden taş toplarız ablamla. Tatillerin kocaamaaan valizlerinin ağırlığına istinaden "taş mı taşıyosunuz bunun içinde?" sorularına dönüş yollarında verdiğimiz cevap hep "evett" o yüzden :))

-Gerçi çocukken oynadığımız çakıllı yollarda da durmadan taş toplardık. özellikle ıslakken gerçekten ciğere benzeyen o yüzden ciğer taşı diye adlandırdığımız kırmızı-bordo taşları toplardık. Ki o zamanlar rodos işinden haberimiz bile yoktu. :))) İnşaat ruhu içimizdeymiş hep meğer!-

İşte hedef: rodos işini yapana kadar kendimizi küçümen çakıl taşlarıyla avutup annemin salonu için dekoratif objeler yaratmak!


Bu sefer tatildeyken bilimum cam objeleri taşlarla mozaiklemek için topladım taşları! :) Solda görünen Akdeniz taşları. Sağdakiler de akçapakçamda sabahın körlerinde denize gidip, sabah plaj teyzelerinin "deli mi ki bu?" bakışlarına takılmayıp topladığım karadeniz taşları. Renklerinden de belli kimin ak kimin kara deniz taşı olduğu değil mi? :)


Akçapakçamda evimizin balkonunda türk kahvesi ve komşularımızın meraklı bakışları eşliğinde, hain güneş ve nemin izin verdiği zamanlarda yapıştırdım taşlarımı.Tabancayı kullanmayı öğrenmeye çalışırken bir çok parmağımı yaksam da:) , taşlarımı yapıştırmaya çalıştığım kapağı kırılmış kesmeden bozma nazlı kase inat edip taşlarımı 3. seferde yapıştırmama izin verse de pek eğlenceli bir iş oldu. Kavanozlara yapıştırmak gayet kolay oldu. Sanırım kesme'ye çevirmeye çalışırken camın yapısında bi acaip değişimler yapıyorlar :) yoksa benim beceriksizliğim olamaz ;)


Henüz akdeniz taşlarımı kullanamadım. Akçakoca'da gri renkli derz dolgusu da bulamadığım için aralıklarını da henüz dolduramadım. Bu haftasonu planım yarım kalan annemin emektar salata kasesinin eksik taşlarını tamamlamak diğer küçük boy kavanozlarımı da kaplayıp boşlukları doldurup, hepsini cilalamak olacak. Tabi bütün bunları bir haftasonunda bitirebilirsem :D

Salı, Ağustos 10

jack skellington'lar, palyaçolar ve kedişler!

1 ağustos Devrim'in doğum günüydü. Tatilden koşaraktan dönüp makyajcı teyzeler olarak olaya intikal ettik biz de! Ablamla beraber birrrsürü çocuğa makyajlar yaptık.
Ama kabul etmeliyim ki en eğlencelisi ilk defa denediğim Jack Skellington makyajıydı! Ben Jack'ciğimi zaten pek severim. Etrafta dolaşan bissürü jack'imiz oldu!!


Erkeklerimiz -bir kaplan ruhlu erkeğimiz hariç- daha korkutucu olduğu için jack makyajını, tüm kızçelerimiz de -bir kızçemizin palyaço olması hariç- sanırım daha sevimli olduğu için kedi makyajını tercih ettiler. Sıkılgan ruhlu ve yerinde duramayan veletler koşarak makyajlarını bi cabukta akıttıkları için daha biz fotolayamadan silseler de elimizde bazılarının fotoları kaldı :)) Günün sonunda makyajları en sağlam kalanlar tabiki "nispeten" daha sakin yaratılışlı kibar kızçelerdi :))


Yediler içtiler, dans ettiler va hepsi daha ilkokulda olmasına rağmen şişe çevirmece; onların tabirleriyle "doğruluk mu cesaret mi" oynadılar. Yanlış hatılarmıyorsam biz bu oyuna ortaokulda geçmiştik! Ne oldu peki "yağ satarım bal satarım" a? :)) O da anaokullarına transfer oldu sanırım :))


Gün bittiğinde makyajını tekarlamak isteyen Devrim, kızkardeşi Coşku ve ikiz misafirleri Deniz ve Duru' ya esin kaynağı oldu! Hep beraber pek de şeker ve de korkunç oldular! Ben de böylece sonunda kızçelere de jack makyajı yapabilmiş oldum :))) Şimdi sıra bende, bi ara kendimi jack'lemeliyim :))))

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...