evimize taşınalı 3 yıldan fazla oldu ama biz oradan oraya taşınan kiracı psikolojisini üzerimizden atıp bir türlü eve yerleşemedik. sonunda dedik ki " yerleşelim artık!" {he bunu benim 6 aylığına barselona 'ya gitmemin arifesinde söylüyor olmamız da ayrıca manidar tabii :)}
peki yerleşelim, yerleşelim de nasıl başlayalım? oraya buraya raflar ve hobi malzemeleri için saklama kutularıyla başlayan alışveriş çılgınlığımızdan sonra yüksek lisansımla birlikte yeniden odama giren ama odada bir türlü kendine yer bulamayan, ordan oraya savrulan masama diktim gözümü. garibimi nasıl yerleşik hale getiririm diye düşününce de aklıma masamın üstüne yerleştirebileceğim böylece o köşeyi çalışma köşesine dönüştürebilecek mantar pano fikri geldi;
"pekiiiiiii,ne yapsam, ne yapsam? istanbul silüetli pano yapsam!
nası yapsam? internetten bi silüet bulsam, otokette üzerinden geçip, ölçeklice alınabilcek çizim haline getirsem!
sonra ne yapsam? , kırtasiyeden mantar alsam, ölçekli silüet çıktımı üstüne yerleştirsem, kessem biçsem!
çift taraflı bantı yapıştırsam arkasına, duvara sabitlesem!
sonra Allah ne verdiyse yapıştırsam, kurulsam masama. ispanyolca ödevimi yapsam, keyifle adaçayımı yudumlayaraktan... hiç fena olmaz değil mi?
dipte kalıplı not: silüete ihtiyacınız olur ise e-posta adresinizi yollayınız bana. çizimi yollayayım hemen.
dipte yetersiz not: çocukluğumdan beri hiç bişeyi atmaya kıyamam, kutu kutu hatıra kağıtlarım var. 30x90 cmlik pano 5 dakikada doldu, duvarları tümden mantarla mı kaplasam, ne yapsam?
dipte yerleşik not: şunu anladım ki bi evin duvarlarını da kullanmaya başlamadan o eve bir türlü yerleşemiyorsunuz. duvarlar kullanılmadığında ev plandan ibaret kalıyor; tek boyutlu! doya doya kullanınız, sonradan kusurları kapatabilecek alçı ve boyaya ulaşmak artık kolay!
dipte eski istanbul'lu not: efenim malumunuz eskiden yeni evlenenlerin ayrı eve çıkması diye birşey yokmuş. şanslılar ise gelinle damada evde bir oda verilirmiş. gelin de nereden geldiyse o odanın bir duvarında gelinin memleketinin resmi olurmuş. o yüzden eski evlerinin duvarlarını süsleyen şehir panaromalarını görürüz o evleri gezerken. bana gelince, istanbul'da yaşarken istanbul'un silüetini odamda istiyor olmam, hangi hasretliğe bağlanabilir bilemiyorum :D
dipte şiirli şarkılı not: Orhan Veli'nin İstanbulu Dinliyorum şiirinin Fazıl Say tarafından bestelenen halini hiç dinlemiş miydiniz?
http://www.youtube.com/watch?v=3aLASHqYYb4 Güvenç Dağüstün seslendiriyor burda, Fazıl Say'ın yeni çıkan cdsinde ise Serenad Bağcan seslendiriyor, nefis. bence cdyi de edinip hemen dinleyiniz efenim! cd tümüyle her derde deva!